Bilimsel araştırmanın değişkenler arasında istatiksel ilişkiler bulmaya indirgenerek değişkenlerin yansıttığı kavramlar ve kuramsal arka planın göz ardı edilmesi, davranış bilimleri alanında gözlenen en önemli sorunlardandır. Bu çalışmada, farklı kavramsallaştırma ve ölçüm araçlarının hızla çoğaldığı birey-örgüt uyumu yazını bir vaka olarak incelenmektedir. Çalışmanın amacı doğrultusunda birey-örgüt uyumuna ilişkin farklı kavramsallaştırma (atomistik, moleküler ve molar) ve ölçüm yaklaşımlarını (korelasyon, fark ve polinomiyal regresyon) içeren iki ayrı araştırma tasarlanmıştır. Çok düzeyli atomistik ve moleküler yaklaşım çerçevesinde birey-örgüt uyumu ölçümü yapılan ilk araştırmanın verileri, bir çokuluslu imalat işletmesinde toplam 295 kişiden oluşan iki ayrı örneklemden toplanmıştır. Birey-örgüt uyumunun tek düzeyli atomistik ve molar yaklaşım temelinde ölçüldüğü ikinci araştırmanın örneklemi ise bir süpermarket zincirinde çalışan 93 kişiden oluşmaktadır. İlgili yazında birey-örgüt uyumu ile ilişkilendirilen örgütsel özdeşleşme, örgütsel vatandaşlık davranışı ve örgütten ayrılma niyeti bağımlı değişkenler olarak analizlere dahil edilmiştir. Sonuçlar, birey-örgüt uyumunun bağımlı değişkenler üzerindeki etkilerinin araştırmacının kavramsallaştırma, ölçüm ve analiz yöntemi tercihlerine bağlı olarak farklılaştığını ve kuram-ölçüm-analiz yöntemi arasında doğru bir eşleşme kurgulanmadığı sürece bulguların gerçeğe ulaşma açısından tartışmalı olacağını ampirik olarak göstermektedir. İkinci araştırmanın bulguları ayrıca, polinomiyal regresyon yönteminin değişkenler arası ilişki örüntüsünü ortaya koymak açısından diğer yöntemlere göre daha üstün olduğu savını desteklemektedir. Davranış çalışmalarında kuram-ölçüm-analiz yöntemi birlikteliğinin önemi kuramsal ve pratik sonuçlar açısından tartışılmıştır.