Küreselleşmiş bir dünyada ortaya çıkan bir krizin, kriz merkezinden çok uzakta olsa bile sistemin içinde yer alan ülkeleri, işletmeleri ve ya bireyleri etkilememesi düşünülemez. Ekonomik istikrar durumuna bağlı olarak krizin çevre birimlerde yarattığı hasarın merkez üssünden daha şiddetli olması da oldukça olasıdır. Bu nedenle işletmeler varlıklarını koruyabilmek için krizlerin olası etkileri hakkında bilgi sahibi olmalı ve kriz anlarında bu bilgiler ışığında kısa sürede pek çok kararlar almak zorundalardır. Bu çalışmada günümüz dünyasında yaşanmış ekonomik krizlerden edinilen deneyimler ışığında ve özellikle de son yaşanan pandemi krizi de göz önünde tutularak işletmelerin krizlerin etkilerini bertaraf edebilmek için pazarlama stratejilerini nasıl kullanabileceklerini gösteren kavramsal bir çalışma ortaya koymak amaçlanmıştır. Kriz ve durgunluk dönemlerinin etkileri benzer olsa da değişen sosyo-ekonomik koşullar ve sektörel farklar ortaya genel kurallar koymayı zorlaştırmaktadır. Ayrıca karar vericilerin yaklaşan veyahut da içinde oldukları krizden en az zararla çıkma hedeflerinin yanı sıra kriz sonrası dönem için de rekabet avantajlarını elde tutmak veya farklı rekabet avantajı geliştirmeleri gerekliliğini de göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Yine de ekonomik kriz ve durgunluk dönemlerinde işletmelerin maliyetlerini azaltması, ürün esnekliğine gitmesi, kaliteyi düşürmemesi, tedarik zincirinin yerel ve kısa tutması, dağıtım kanallarında seçici hale gelmesi ama hepsinden önemlisi etkili ve verimli bir iletişim dili kullanması genel öneriler arasında yer almaktadır. Bu kararlar doğrultusunda hareket edilirken tüketicilerle açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurulması, tüketicilerin kendilerini değerli hissetmelerini sağlayacaktır. Ayrıca tüketicilerin kendilerine adil davranılmadığı izlenimini verebilecek tüm etkileşimlerden kaçınılması da elzemdir. Maliyet azaltma çabaları içerisinde tutundurma faaliyetlerinin bütçeden aldığı payın kısılması yapılan çalışmalarda kısa vadeli bir nakit girişi konusunda rahatlama sağlarken uzun vadede ürün ile tüketici arasındaki bağın zayıflamasına neden olmaktadır. Ayrıca ürün veya markanın görünürlüğünün azalması da onarılması zor güven sorunları yaratmaktadır.